• https://api.whatsapp.com/send?phone=905346881668
  • https://www.instagram.com/hitstil

           

BİGGEST MASTER Orhan BADEMLİ

Orhan Bademli: Eurovision'dan bile para aldım

 

Saçta trend var mı? Ünlülerle çalışmak zor mu? Defilelere nasıl hazırlanılır? Orhan Bademli'den dinledik...

Orhan Bademli: Eurovision'dan bile para aldım

BEGÜM ÇELİKKOL / HABERTURK.COM MAGAZİN SERVİSİ
begumcelikkol@haberturk.com
http://twitter.com/bcelikkol27

Bugün sizi biriyle tanıştıracağım. Onu ilk defa saç keserken gördüm. Etrafına resmen enerji saçıyordu. Hopluyor, zıplıyor ve işini yapıyor. Saçını kestiği kişi kesim bitip de aynaya baktığında çok farklı birini görüyordu. Hatta bunlardan biri benim arkadaşlarımdan biri. Lilyana Mesut... "Saçımı boyatacağım, şöyle Özge Ulusoy'un saç rengine benzesin. Stil danışmanına ihtiyacım var" dedi. Ben de o enerjik adamın yanına götürdüm. "Ben boyamam bu saçı" dedi ve ekledi "Sen şuraya otur, bak sana neler yapacağım..." Lilyana koltuğa oturdu ve kalktığında aynaya baktı, kendisini tanıyamadı ve boyadan vazgeçti. Yanlış anlamayın, kötü değil çok farklı bir kesimdi... Bir saç kesiminin insanın yüz ifadesini bu kadar değiştirebileceğini tahmin etmediğimizden bize çok farklı geldi... Gerek verdiği hayat dersleri, gerek yetiştirdiği kuaför ordusuyla o bir "Şövalye" ama kendisine göre öyle değil... Onu tasarımcı kuaför olarak tanımlıyoruz... Orhan Bademli... 1951 yılında İzmir'de doğdu. Arzu Kaprol, Yıldırım Mayruk gibi önemli modacıların defilelerinde saçları konuşturduğunu, Ajda Pekkan, Bülent Ersoy ve onlar gibi yerli - yabancı pek çok ünlüyle çalıştığını biliyoruz... Cemiyet hayatındaki hanımların da vazgeçilmezlerinden... Ama gelin şimdi farklı bir biçimde tanıyalım. Bademli'ye saç kesimi nasıl olmalıdır, kadınlarla uğraşmanın zor olup olmadığını, defileleri, ünlüleri, trendleri, saç modalarını sorduk...

Bu enerji nereden geliyor? Hem siz enerjinizi diğer kişilere de veriyorsunuz. Nasıl oluyor bu?
Hayat her gün size bir gün veriyor. Eğer buna saygılıysanız o günü bütün bedeninize oturtabilirsiniz. Eğer kendinize, çevrenize saygınız yoksa devamlı, "Hastayım", "Başım ağrıyor" der, medet umarsın. Oradaki insanların enerjileri de üzerinize biner. O zaman o günün tamamı acı olarak geri döner. Kendinize saygınız olmalı, neye inanıyorsanız onun arkasında olmalısınız. Gayrete, acı çekmeyi öğrenmeye, acı çekerken bundan zevk almayı, her acının sonunun size neşeli biçimde geleceğini bilmelisiniz. Acı çekmeden yaşarsınız, zevk almayı bilmezsiniz. Benim
enerjim de bu şekilde oluyor. "Sizin için ne yapabilirim?" demek güzeldir. Kendinize bir çizgi yaratmalısınız. Benim yaptıklarım senin hayatında değişiklik yapıyorsam, ben hayatımda güzel birşeyler yapıyorum, işimi doğru
yapıyorum demektir.

Bu kadar kadınla uğraşmak zor olmuyor mu?
Hayır. Her objenin kendi içinde yazılımı var. Her seferinde birşey keşfediyorsunuz. Siz Allah katında mükemmel birisiniz. Ben bunun yüzde 10'unu mu, 20'sini mi görüyorum? Sizin aldığınız gıda şekli, aile terbiyeniz, iş yeriniz sizin profilinizi çıkarıyor. Siz zannediyorsunuz ki bu profilleri ben çıkarıyorum. Kesinlikle hayır. O nedenle kadınlarla uğraşmak zor değil. Herkesi çözüyorum. Siz de eve gidiyorsunuz, anne ya da babanızın karakterini çözüyorsunuz. Bunun gibi. Bunun da taşıma şekli vardır. Çok güzel saç kesersiniz iyi taşımaz, çok güzel saç kesersiniz Allah'ına kadar taşır. Herkese göre ayrı saç... Herkes herkesi dinlemeli. Dinliyoruz ki bu işi yapabiliyoruz. Hissetmeniz, dokunmanız, yaşadığımızı anlamamız gerekir. Karşı tarafı anlamazsanız onu anlayabileceğiniz formüller yaratmalısınız. Yakışan saç diyoruz değil mi? Saçın cinsiyle kesim birbirine yakışmalı. O saçın cinsi, o saçın modelini iyi göstermeli. O kadın o saçı çok istemeli. O kadın, o saçı iyi taşımalı, kuaför de çok iyi kesmeli. Bu unsurlar varsa o saça "Kötü" demek olasılığı yoktur.

Evlilik de böyle. İkiniz de kayak sevmelisiniz, ikiniz de tavla sevmelisiniz. O zaman o renk, o kişiyle yakışır. İstediğiniz biri olmalı, adamı da iyi taşımalısınız, tekniğiniz iyi olmalı. Bunlar iyi olursa evlilik kötü olmaz. Herşey böyle olmalı. Saçta da evlilikte de herşey uyumdur. Ben sabahtan akşama kadar saç kesiyorum, seninle konuşuyorum.

Denklemi çözmüşsünüz artık...
Sen de baktığında görürsün... İyi bakmak gerekir sadece...


Hizmet sektöründe ne yapılmalı?
Ben 1964'te bu işe başladım. O gün bugündür dünyada görebileceğiniz en
mutlu adamım. Ben çok iyi bir anne tarafından yetiştirildim. Bizim evimizde elektrik, su yoktu. Camiden su getirirdik. Gaz lambasıyla kuaför salonunun havlularını yıkardı annem. Alüminyum tencereler yeni çıkmaya başlamıştı. Annem havlularımı yıkardı. Yıkayamadığında patronum fırça atardı. Havluyu gazetelere sarardık. Havluya yazılar geçerdi. Ben o havluları öyle getirdiğim için dayak yerdim, çünkü havluları gazeteye sarardık, izi çıkardı.  Bunları yaşarsanız, bu işin hakkını verirsiniz, o saçlardan keyif alırsınız. Bana bir görev verildi, ben de bunu yapabildim. Çok şükür böyle birşey oldu. Hayal edemeyeceğiniz şeyler yaptık. Her hafta 60- 70 havlu yıkanıyor, yağmur yağıyor, Boşnak sobalarında kurutuluyor bir de üzerine dayak yiyorsunuz. Annemin başında eşarp, evde iki tane de engelli var. Gecekondudayız. O kadının mücadelesini görüp sırtını dönerseniz, Allah da size sırtınızı döner. O yüzden keyifle çalışıyorum.  Bazen kendimi kocaman bir sövalye gibi hissediyorum, kadın gibi ağlamanın gereği yok. Şikayet etmenin anlamı yok, belki Allah sınıyor kardeşim. Yapılacakları sıralıyorum, yapıyorum.

Bu zamana kadar neler yaptınız?
Eurovision'u taradım. Yıldırım Mayruk, Arzu Kaprol gibi modacılarla çalıştım, çalışıyorum. Başı sıkışan bana gelir, "Bu işi temizle" der. Peşini bırakmam, saldırırım. Eurovision'dan 20 bin Euro aldım. "Para vermem" dediler. Eğildim kulaklarına, "Vereceksin" dedim. İki söz söyledim ve verdi. Hikayenin sonunu daha iyi anlaman lazım. İş yapan insanlara sonucu söylerseniz o işi bitirmeniz için size ihtiyaçları olur.

O. B.: Müşterilerin en çok neye ihtiyacı var sizin için?
Moral bulmak, iyi hissetmek için. Ben moral buluyorsam, kuaför bana ilgi göstermişse benim için işlem tamamdır. Mutlu ayrılayım o salonlardan. Bırakayım kendimi, saçım yapılsın isterim. Kuaförüm benden daha iyi bilir bence.... Uygun fiyat, güler yüz olmalı, kaliteli iş olmalı, iyi hizmet olmalı, hijyen de olmalı. Beni tanımalı kuaför. Güvenmeliyim kuaföre. Dürüst olmalı, ben "bu saçı istiyorum" dediğinde yakışmayacaksa, "Yakışmaz" demeli. Eleştirmeli...

OB: Kuaföre gelme amacınız nedir?
Nedir?

Kuaför salonları saç yaptırmak içindir. Hijyen dediniz, güven dediniz... Kuaförde saç yapılır. Kimse saç istemiyor. İlgi
istiyorsunuz, bilgi istiyorsunuz. Arkadaş ben kuaföre saçımı yapsın diye gidiyorum.

SAÇ MODELİ NASIL BELİRLENİR?

Nasıl yapıyorsunuz saçı? Yani kime ne yakıştığını nereden çıkarıyorsunuz?
Yüze bakmayın. İç yüzünüz var. Buna göre yaparız. Olayın hassas yönü şu. Sizi iyi tanımam için ipucu lazım. Birçok bilgi kaynağı var. Mesela bir gözün küçük, bir gözün büyük. Buna göre saç kesiyorum. Yüze dikkatli bakmalısınız. Çizgilere bakmak gerekir, ona göre model çıkar. Belirlemezseniz bunları, parayı verirsiniz yakışmayan modeli yaptırırsınız, gidersiniz. Yapı taşlarımız bizim bu olduğumuza karar veriyor. Sen kendini disipline ediyorsun. Bunlar benim akıllı olduğumu göstermiyor...

Yeryüzü kadını, gökyüzü kadını ne?
Kış renkleriyle, ilkbahar renkleri aynı mıdır? Değildir. Hiçbir mevsimin rengi birbirine benzemez. Sadece yakınlıklar vardır. İlkbahar yeşilin en açık renkleridir, kışın koyu yeşildir. Sonbaharda renkler yoğundur. Yapraklar koyu sarı olur. Renkleri tabiat belirliyorsa, cildimizin ve gözümüzün renkleri de mevsimlere göre beliriyor. Açık renkli insanlara kış renklerini verirseniz o kadını kontrol altına alırsınız. Kış kadınına, açık renk verirseniz o kadını dağıtırsınız...

Ama ben platin sarı da kullandım...
O olur. Kontrast çünkü. Network'teki Hindistanlı adamın saçı platin. Siyah tende, platin sarı. Mevsimler kendini belli eder. Biz ezberlemişiz, siyah giyiyoruz. Neden farklı renklere gitmiyoruz? Yanlış hayatı 10 sene yaşıyorsunuz. Herşeyi şakaya vurduğunuzda değişime başlıyorsunuz. Gökyüzü kadını şöyle, eğer ki yüzünüz uzunsa saçın yukarı doğru taranmasıyla gökyüzü oluşur.

Bana da gökyüzü demiştiniz...
Evet öylesiniz...

Hiç hata oldu mu hayatınızda? Ya da ünlüleri kaprisli biliriz. Ünlü birinin saçında hata oldu mu mesela?
Sonuç önemli. Pahalı bir kıyafet varsa, saçınız kötüyse olmaz. Eğer saçı tanımışsanız, postişlere karar verdiyseniz, herşey önden konuşulmuşsa hata payı yüzde 5...

'BÜLENT ERSOY ZOR BEĞENEN BİRİ'

Ünlülerle böyle birşey oldu mu, onu sormak istemiştim..
Yok olmadı... Ajda Pekkan'la yüzlerce kez sahneye çıkmadan önce konuştuk. Risk almazlar. Mesela defilelerde... Adam elbiseleri hazırlamış 4 ayda, Avrupa'ya gitmiş. Uğraşmış... Sen orada saçta hata yapacaksın. Mümkün değil. Modacı risk alıp tanımadığı kuaföre giderse hata olur Bülent Ersoy çok zor beğenir mesela, onda da sorun çıkmadı.

Bu riski alanlar olur mu hiç? Mesela düğün saçlarında...
Mesela Cengiz Abazoğlu'ndan, Yıldırım Mayruk'tan gelinlik yaptırıyorsun. Düğün de Çırağan'da. 600 kişiye de davet veriyorsun. Helikopterle, tekneyle insanları getiriyorsun. Takılar takılıyor. Kuaföre gelince, "Mahallemdeki Hasan ağabey saçımı yapsın" diyorsun. Sonra tüm fotoğraflar da o kötü saç görünür. Düğün gününü o kötü saçla hatırlarsın.

Ucuz olsun istenir ve kuaförde hep pazarlık yapılır genelde...
Sanatın ne olduğunu bilmiyorlar. Olayı basit görüyoruz.

"Ben de fön çekerim" deniyor genelde
Evet hep öyle. Televizyonda Avrupa'dan artistler geliyor, ışıkçılar geliyor. Stüdyodaki kuaförü çağırıyorlar. Adamın öyle bir görgüsü yok ki, nasıl iyi iş çıkarsın... Profesyoneli aramaktansa, kötüye gidilebiliyor. O zaman da hata oranı yüksek olur.

Kuaförlük nedir?
Kuaförlük kutsal bir iştir. Kuaförlüğün kalitesini yukarı çekebilmek için herkes kuaförüyle ilgili ne isteyeceğini bilmeli, boyacıdan boyasını; topuzcudan topuzunu. Boya yapan, iyi kesim yapamayabilir. Sizin amacınız en iyi performansı almak olsun. 100 TL veriyorsan hakkını almalısın. Salon sahipleri çoğunlukta, aynı adam boya da kesim de yapıyor. Hepsini yapıyor. Bunlardan üçünde başarılı olur, hepsinde olmaz. Bir milyon tane de üç tane adam çıkar hepsini bilen. "Burada iyi saç kim keser?" diye sormalı kişiler. Salon sahibine soracak. Eğitim alınmalı. Karşımızdakinin sanatçı olduğunu unutmamak gerekir ve hangi dalda iyiyse onu yaptırmalı. Siz duygu satın almıyorsunuz orada. O gün neye hazırlanmak istiyorsanız, ona göre girmelisiniz kuaföre.

TREND NASIL OLUR?

Bizde bir de fotoğraf getiriyorlar, "Şuna benzesin saçım" diyorlar...
150 kilogramlık kadın geliyor Ajda Pekkan saçı istiyor. Olmaz ki. Diyorum ki, "Saçınız ince telli, Ajda Hanım'ınki kalın telli ondan güzel durmaz. Gelin size şu modeli yapalım" diyoruz. Müşteriyi kırmadan... Müşteriye, "Ajda Pekkan'dan daha güzelsiniz ama bu model sizinle örtüşmüyor" diyoruz. Enerjiler önemli, renkler lâzım. Bu yüzden saçta da öyle moda olmaz. Kişiye özel moda vardır. Sizin stiliniz farklıdır, başkasınınki farklıdır. Moda imparatoru da değilim. Arzu eden kadın, yaşamalıdır istediği saçı. Bazıları da müşteriye diktatörlük yapıyor. Biraz müşteriyi dinleyin, biraz kendiniz birşeyler katın. Kıyafetinden, çantasına tasarım olur. Makyajdan, çekim türüne kadar herşeye göre tasarım
yapılmalıdır. "Onun saçı bu, benimki de bu olsun" demek olmaz.

Trend nasıl oluyor?
Güzel vücutlu biri birşey kullanırsa o trend oluyor. Biz kendi trendlerimizi alıyoruz, bu sene mesela. Saçlar kişilerin karakterine, gideceği yere göre değişmesi gerek. yeni saç modellerinde, müşterilerimizin kendilerini farklı hissetmeleri için, onları olabildiğince cesaretlendirmek ve kendileri için hangi doğru hamleyi yaparak, yeni olanı yaşamın bir parçası haline getirebiliriz...Saç tasarımlarımı yapmadan önce müşterimin o günün başlangıcı ve akşamı yaşanacak tüm sürecin tamamını teşkil eden hazırlık safhasında; kendisiyle ilgili anlatmak istediği öykü, duygusal ve sosyal etkileşimi ile beraber, düşüncelerini değerlendirip beni besleyen bana yön veren olguların oluşmasını sağlıyorum. Herkesin trendi kendisine göredir aslına bakacak olursanız, her saç kendi modasını yaratır...

 

  
863 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın